Van YYÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Van Gölü Havzası’nın ihtiyaç duyduğu yağışın gerçekleşmiş olduğunu belirterek, “2024 yılı içerisinde özellikle ocak, şubat ve martta da giderek temposunu arttıran yağışın şekli, şiddeti havzayı büyük ölçüde rahatlattı” dedi.

Dünyanın en büyük sodalı gölü olan Van Gölü, 2019-2023 yılları arasında küresel iklim değişikliğinin etkisiyle büyük ölçüde su kaybı yaşadı. Bu yılın ilk üç ayında yağışların yoğun miktarda düşmesi ise Van Gölü’nün seviye kaybı için umut oldu. Özellikle mart ayında yaklaşık 90 milimetre civarında düşen yağış, son 30 yıl içerisinde en bereketli mart ayı oldu.

Van’da 82 yıllık çay evinde nostaljiye yolculuk Van’da 82 yıllık çay evinde nostaljiye yolculuk

İHA muhabirine konuşan Van YYÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Van Gölü’nün kapalı bir havza olmasının getirdiği dezavantajlara rağmen, 2024 yılının yağışlar açısından oldukça bereketli geçtiğini belirtti. Son 5-6 yıldan bu yana görülmemiş düzeyde yağışın havzaya düştüğünü ifade eden Prof. Dr. Alaeddinoğlu, “Özellikle Ocak ve Şubat aylarında artan yağış miktarının Mart ayında da devam etti. Mart ayında yaklaşık 90 milimetre civarında bir yağış düştü. Bu aslında son 30 yıl içerisinde belki de en yüksek mart ayı yağışlarını ifade ediyor. Benzer yağış miktarını 2000’li yıllarda görmüştük. Ancak tam olarak benzer sonuçların ortaya çıkması için yağışların bütün bir yıl düşmesi gerekir. Ayrıca bugün iklim değişikliğinden kaynaklı havzada yaşanan sıcaklıktaki artış ve buharlaşmanın şiddeti de buna izin vermez. Ancak şu bir gerçek, 2024 yılı içerisinde özellikle ocak, şubat ve martta da giderek temposunu arttıran yağışın şekli, şiddeti havzayı büyük ölçüde rahatlattı. Son birkaç yıldır havzanın ihtiyaç duyduğu yağış büyük ölçüde gerçekleşmiş oldu” diye konuştu.

“Kuruyan göller belli ölçüde sularla buluşacak”

Yağışların kırsal alanlardaki tarım ve hayvancılık faaliyetlerini olumlu yönde etkileyeceğini ve kentlerde içme suyu temininde de önemli bir rol oynayacağını vurgulayan Alaeddinoğlu, yağışların ekolojik denge açısından da önemli olduğunu söyledi. Alaeddinoğlu, “Düşen her yağış ekosistemdeki diğer canlıların ihtiyaç duyduğu suyu karşılayacak. Çünkü düşen her bir yağış, geçmiş yıllarda sıcaklık ve buharlaşmanın şiddetiyle kuruyan irili ufaklı göllere tekrar pozitif katkı sunacaktır. Kuruyan bu göller belli ölçüde sularla buluşacaktır” şeklinde konuştu.

“Göldeki geri çekilmeler büyük ölçüde azalacak”

İklim değişikliğinden kaynaklı sıcak bir dönemde olunduğunu dile getiren Alaeddinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Önümüzdeki haziran, temmuz, ağustos aylarında sıcaklık periyoduyla ilgili herhangi bir değişiklik yok. Sıcaklıklar artacak ve havzada o şiddetli buharlaşma tekrar yaşanacak. Ama bu düşen yağışlar buharlaşmanın şiddetini ya da o göldeki geri çekilmeleri büyük ölçüde azaltacak. Dolayısıyla geçmişte gördüğümüz uzun mesafeli geri çekilmeler belli ölçüde kısıtlanmış olacaktır.”

Alaeddinoğlu, gelecek dönemlerde su yönetimi konusunda uzun vadeli planlamaların yapılması gerektiğini ve bu yağışlara aldanmadan havzanın ihtiyaç duyduğu suyun temin edilmesi için adımlar atılması gerektiğini kaydetti.

Kaynak: iha