Sosyal medyada havalı paylaşımlarla ilgi çekici hale getirilerek, risklerinden, zararlarından ve yol açabileceği sağlık sorunlarından bahsedilmeden ön plana çıkarılan bu ürünlerin oluşturabileceği sorunlara dikkat çeken Çocuk Diş Hekimliği Uzmanı Dt. Nurgül Demir “Peki gerçekten bir anlık hevesle yaptırılan bu küçük kozmetik değişikliklerin yol açabileceği sorunlar hakkında yeterince bilgi sahibi miyiz?” sorusunu akıllara getirdi.
Birçok bakterinin üreyebilmesi için uygun bir ortam olan ağız hijyeninin yeterli olarak sağlanamaması durumunda genel vücut sağlığını etkileyen sorunların olabileceğini söyleyen Çocuk Diş Hekimliği Uzmanı Dt. Nurgül Demir “Diş eti hastalıkları, bakterilerin sebep olduğu enfeksiyonlardır. Bu bakterilerin kan dolaşımına geçmesi; kalp hastalıkları, diyabet, solunum yolu problemleri için risk oluşturduğu gibi, hamile kadınlarda erken doğumlara da sebebiyet verebildiği gösterilmiştir. Ağız içinde; yanak, dil, dudak ve dudak bağı gibi yumuşak dokularda bulunan piercingler, bulunduğu bölgede, diş eti hastalıklarının oluşmasına sebep olan bakterilerin daha kolay birikmesini sağlar. Bu durum, diş etlerinde enflamasyon ve bölgesel diş eti kayıplarını tetikleyerek; hem estetik açıdan rahatsız edici sonuçlar doğurabilir, hem de genel sağlık durumu için bir risk faktörüdür” dedi.
Konuşma bozukluğuna yol açabilir
“Aksesuar diş yüzeyinin temizlenebilirliğini zorlaştıracak bölgedeyse, diş çürüğü riskini arttırabileceği gibi; diş yüzeyinde çatlaklara ve diş kırıklarına sebep olabilir. Aksesuarın konumu, kapanışta kaymalara yol açabilir veya konuşma bozukluğu başlatabilir” ifadelerini kullanan Çocuk Diş Hekimliği Uzmanı Dt. Nurgül Demir sözlerine şöyle devam etti: “Ağız içi aksesuarların uygulandığı bölgeye göre dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli nokta ise, komşuluğundaki damar ve sinirlere olan yakınlığıdır. Dikkat edilmediği takdirde meydana gelecek sinir veya damar hasarı tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Sinir hasarı, geçici veya kalıcı olabilir.”
Alerjik bünyeli kişiler dikkatli olmalı
Ağız içi piercinglerin, ağrı, yara ve bölgesel enfeksiyonların yanısıra; ludwig anjini gibi, boyun bölgesini ve ağız tabanını içine alarak hayatı tehdit eden ileri düzey enfeksiyonlar için de risk oluşturduğunu söyleyen Nurgül Demir, alerjik bünyeli bireylerde, ağız içinde kullanılan metal aksesuarlarında materyalin önemine vurgu yaptı. Metal alerjisi olan hastalarda ve daha önce metal alerjisi tespit edilmemiş olmasına rağmen, piercing uygulamasıyla birlikte alerji reaksiyonu gelişen hastalarda oluşabilecek riske dikkat çeken Nurgül Demir “Alerji hava yolunun tıkanmasına yol açarak hayati risk oluşturabilir. Özellikle doğuştan gelen kalp hastalıkları gibi genç erişkin bireylerde de görülen ve bakteriyel endokardit dediğimiz kalp kasında enfeksiyon riski nedeniyle ağız ve diş sağlığının daha çok önem kazandığı hastalarımızda, ağız içi aksesuarların kullanımı kesinlikle doğru değildir. Ağız içi piercinglerin, sterilizasyona dikkat edilmeyen yerlerde veya hijyen kurallarına uymayan kişiler tarafından uygulanması; hepatit, tetanoz, tüberküloz gibi hastalıkların bulaşmasına sebep olabilir. Dil piercinglerinin oluşturabileceği şiddetli kanamalar; ödem ve hava yolu tıkanıklığı gibi hayatı tehdit eden komplikasyonlara yol açabilir.”
Pırlanta ve taşları yapıştırırken dikkat
Pırlanta ve taşları diş yüzeyine sabitlerken dikkatli olunması gerektiğini hatırlatan Nurgül Demir “Özellikle genç erişkinlerde, daimî dişlere ait sert dokuların sağlıkla gelişimini tamamlaması ve ağız hijyeni alışkanlıklarının eksiksiz idame ettirilmesi çok önemlidir. Yapıştırıldığı bölgede temizlenebilirliği zorlaştıran diş aksesuarları, diş çürükleri ve diş eti hastalıkları için risk oluşturur” diyerek diğer önemli konu başlıklarını şöyle sıraladı;
Ağız içi piercing uygulamaları ve diş yüzeyine yapıştırılan pırlanta, taş gibi kozmetik değişiklikler; ağız ve diş sağlığının korunmasını zorlaştırarak, genel vücut sağlığını etkileyen sorunlara yol açabilir. Bu durum özellikle genç yetişkinlerde büyük önem taşır.
Genç erişkinlerde bulunan piercinglerin ağız içi yumuşak dokularda yol açabileceği doku değişiklikleri ve kayıpları göz önünde bulundurularak çıkartılması daha doğrudur.
Piercing kullanımında ısrar eden genç erişkinlerin ise 3 aylık diş hekimi kontrolleriyle, ağız içi muayenelerinin yapılması, geri dönüşü olmayan yumuşak doku hasarlarının ve diş eti kayıplarının erken dönemde tespit edilebilmesi açısından çok önemlidir.
Ağız içi piercingler, sadece bölgesel olarak ağrı, kanama, şişlik, dişlerde çatlak-kırıklar gibi şikayetlere yol açmaz aynı zamanda kalıcı sinir hasarına sebep olabileceği gibi, kalp hastalıkları, solunum yolu problemleri, diyabet, bulaşıcı hastalıklar için ciddi riskler teşkil ederken; akut alerji reaksiyonları ve kalp kası enfeksiyonları gibi hayatı tehdit eden komplikasyonlara da sebep olabilir.
Diş yüzeyine yapıştırılan pırlanta, taşlar; diş yüzeyinde çürük ve plak birikintisi riskini arttırır; diş ve diş etlerinin sağlığının korunamaması ve ağız içinde bakteri yükünün artması, özellikle kalp hastalığı tanısıyla takip altında olan hastalar için hayati düzeyde önem taşır.