FETÖ’nün medya yapılanmasına ilişkin bozma kararının ardından yeniden görülen davada sanık gazeteci Nazlı Ilıcak hakkında karar çıktı. Mahkeme, Ilıcak’ı ‘üye olmamakla birlikte silahlı terör örgüne bilerek ve isteyerek yardım etme’ suçundan 5 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdı. Mütalaaya karşı savunma yapan sanık Ilıcak, ‘’Ben suçsuz olmama rağmen, burada bir öz eleştiri yapmak istiyorum. 15 Temmuz 2016’da terör örgütü olduğu ortaya çıkan FETÖ’yü yanlış değerlendirdim, eksik bilgilere sahiptim" dedi.
FETÖ silahlı terör örgütünün medya yapılanmasına ilişkin haklarındaki karar 2. kez bozulan sanıklar Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yapıcı ve Yakup Şimşek’in yeniden yargılandıkları dava karara bağlandı. İstanbul 26.Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen duruşmada tutuksuz sanıklar Fevzi Yazıcı, Ayşe Nazlı Ilıcak, Yakup Şimşek ve sanık avukatları hazır bulundu.
Sosyal medyayı örgütün kamuoyu oluşturmak amacı doğrultusunda kullandığı belirtildi
Duruşmada esasa ilişkin mütalaasını açıklayan Cumhuriyet Savcısı, sanıklardan Ayşe Nazlı Ilıcak’ın örgüte ait veya müzahir yayın organlarında uzun zaman yazarlık yaptığını, sosyal medya hesabını darbe girişimi günü dahil olmak üzere terör örgütünün kamuoyu oluşturmak amacı doğrultusunda kullandığını anlattı.
Örgütün üst düzey yöneticileriyle irtibat kurduğu aktarıldı
Açıklanan mütalaada, sanık Ilıcak’ın üst düzey yöneticilik yapmaktayken örgütten ayrılan tanık beyanlarına göre, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün medya yapılanması ile, HTS kayıtlarına göre ise örgütün üst düzey yöneticileriyle irtibat kurduğu, elde edilen not defterlerinde örgüt mensupları ile ilgili notlar bulunduğu, darbe girişiminden bir gün öncesinde bir televizyon kanalındaki programda konuşma yaparak örgütün amacına hizmet niteliğindeki eylemlerinin ‘silahla terör örgütüne yardım etme’ suçunu oluşturduğu aktarıldı.
Sanıklar Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek’in terör örgütü üyeliği için zorunlu olan hiyerarşik bağ, çeşitlilik, yoğunluk, süreklilik unsurlarını taşıdığının tam olarak tespit edilemediğinin belirtildiği mütalaada, sanıklardan Fevzi Yazıcı’nın örgüte müzahir yayın organı olan Zaman Gazetesi’nde görsel yönetmen- grafik tasarım sorumlusu olarak yapması, örgüt talimatlarından haberdar olduğu ve farklı bir finans kuruluşundan kredi çekerek Bank Asya’ya yatırılması işleminin olağan bankacılık işlemi olmadığı kaydedildi.
Sanıklardan Ahmet Hüsrev Altan’ın darbe girişiminden sonra kapatılan, örgütün manipülasyonlarında kullandığı Taraf Gazetesi’nin kurucusu ve genel yayın yönetmeni olduğunun aktarıldığı mütalaada, HTS kayıtlarına göre örgütün üst düzey yöneticileri ile iletişimi, irtibatı bulunduğu da belirtildi.
‘’Öz eleştiri yapmak istiyorum, FETÖ’yü yanlış değerlendirdim, eksik bilgilere sahiptim’’
Mütalaaya karşı savunma yapan sanık Ilıcak, ‘’Ben suçsuz olmama rağmen, burada bir öz eleştiri yapmak istiyorum. 15 Temmuz 2016’da terör örgütü olduğu ortaya çıkan FETÖ’yü yanlış değerlendirdim, eksik bilgilere sahiptim. Mahrem grup olduklarından haberdar değildim. Tüm hayatım boyunca meşruiyet çizgimi muhafaza etmeye gayret ettim. 28 Şubat’tan beri verdiğim mücadeleyi birkaç cümleyle anlatmaya çalıştım. İdeolojik bağım olsun, olmasın haksızlık gördüğüm her olayın karşısına çıktım. Başörtülü değildim ama başörtüsünü de savundum. Hayat çizgime ters düşecek, mensubu olamadığım örgütün peşinde takılarak nasıl ve niçin yer alayım?’’ şeklinde konuştu. Duruşmada son sözleri sorulan sanıklar da beraatlarını talep ettiler.
5 yıl 3 ay hapis cezası
Kararını açıklayan mahkeme, sanık Ayşe Nazlı Ilıcak’ı ‘üye olmamakla birlikte silahlı terör örgüne bilerek ve isteyerek yardım etme’ suçundan 5 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırarak hakkındaki yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirinin devamına karar verdi. Sanıklardan Ahmet Hüsrev Altan’ı ise aynı suçtan herhangi bir pişmanlık göstermediği ve yeniden suç işlemeyeceğine dair olumlu kanaat oluşmadığı da dikkate alınarak 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptıran heyet, sanık sanık Fevzi Yazıcı’yı ise aynı suçtan 2 yıl 1 ay hapis cezasıyla cezalandırdı. Mahkeme, sanık Yakup Şimşek’in ise üzerine atılı suça ilişkin kesin ve inandırıcı bir delil olmadığı gerekçesiyle beraatına hükmetti.
Davanın geçmişi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı, Şükrü Tuğrul Özşengül, Yakup Şimşek ve Tibet Murat Sanlıman hakkında Fetullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri iddiasıyla dava açılmıştı. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, 16 Şubat 2018 tarihinde davayı karara bağlamış, tutuklu sanıklar Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı, Şükrü Tuğrul Özşengül ve Yakup Şimşek, “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Tutuksuz sanık Tibet Sanlıman hakkında ise beraat kararı verilmişti.
Daha sonra itirazlar üzerine Yargıtay, Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın da aralarında bulunduğu 6 sanığa, "anayasayı ihlal" suçundan verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarını bozmuştu. Yeniden yargılama yapan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, 4 Kasım 2019’da Ahmet Altan’ı, "üye olmamakla birlikte silahlı terör örgüne bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan 10 yıl 6 ay, Nazlı Ilıcak’ı da 8 yıl 9 ay hapisle cezalandırmıştı. Mehmet Altan’ın, cezalandırılmasına yeterli, kesin, inandırıcı ve şüpheden uzak delil elde edilememesi, suç işlendiğinin sabit olmaması gerekçeleriyle beraatine yönelik hüküm kuran heyet, ’’silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan sanıklar Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek’in 11 yıl üçer ay, Şükrü Tuğrul Özşengül’ün ise 12 yıl hapisle cezalandırmıştı.
Yeniden itiraz üzerine Yargıtay, Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak hakkındaki hükmü, Türk Ceza Kanunu’nun 220/7’nci maddesinde belirtilen indirim uygulanmadığı gerekçesiyle bozmuştu, Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek hakkındaki hükmü ise onamıştı.
Sanıkların Adalet Bakanlığına yaptığı "kanun yararına bozma" başvurusu üzerine dosya Yargıtay tarafından incelenmiş, bazı tanıklar dinlenilmeden karar verildiği için sanıklar hakkındaki hüküm bozulmuştu. Dosya yeniden İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilirken, sanıklardan Şükrü Tuğrul Özşengül 2022 yılında kalp krizi geçirdiği cezaevinde hayatını kaybetmiş, Mehmet Altan hakkındaki beraat kararı ise onanmıştı.