Kalın bağırsağında oluşan lezyon sebebiyle tıkanma ve idrarda kan görülme gibi çeşitli şikayetleri bulunan Fadime Han, İzmir’de sadece iki hastanede yapılan kapalı ameliyat ile tekrar eski sağlığına kavuştu. Han, “Açık ameliyat olsa daha zorluk çekerdim. Kapalı ameliyat ile sağlığıma kavuştum” dedi.
İzmir’de tıkanma ve idrarda kan görülmesi şikayetleriyle çeşitli hastanelere başvuran ve teşhisi konulamayan 56 yaşındaki Fadime Han, son olarak İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildi. Buraya, dışarıda yapılmış kolonoskopi raporuyla başvuran hasta Han’a, kalın bağırsak lümeninin yüzde 50’sini kaplamış bir lezyon tespiti konuldu. Ardından lezyonun parçalanmadan çıkarılması sonucu erken evre kolorektal kanseri olduğu belirlenen Fadime Han’a, Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Fevzi Cengiz tarafından; kapalı ameliyat olması önerildi. Türkiye’de sayılı doktorların yaptığı ve İzmir’de ise sadece iki hastanede yapılan kapalı ameliyatı kabul eden Han, yapılan bu operasyon sayesinde kısa sürede sağlığına kavuştu.
“Açık ameliyat olsa daha zorluk çekerdim”
Şikayetlerinin yaz aylarında başladığını belirten hasta Fadime Han, “Bahçede çocuklarımla otururken rahatsızlanıyordum, elimde çay tepsisi bile götüremiyordum. Çok yere gittim, kendime baktırdım fakat teşhis konulamadı. Daha sonra büyük idrarımda kan çıktı. Beni diğer hastanelerden buraya sevk ettiler. Açık ameliyat olsa daha zorluk çekerdim. Çok şükür kapalı ameliyat ile sağlığıma kavuştum” dedi.
“Doktorumuz da kapalı ameliyatı önerdi”
Annesine teşhis konulma sürecini anlatan hasta Fadime Han’ın kızı Şükran Akdoğan ise “Annemin tıkanma sorunu vardı. Yürürken tıkandığını söylüyordu. Bu şikayetler üzerine farklı hastanelere gittik. İlk olarak kolonoskopi çektiler. Beze olduğu orada belli oldu. Bezenin alınması gerektiğini söylediler fakat tam olarak iyi huylu mu kötü huylu mu olduğunu söylemediler. Sonra buradaki hastaneye yönlendirildik. Burada ‘ya kapalı ya açık ameliyat olabilir’ dendi. Kapalı ameliyata karar verildi. Kapalı ameliyat olması bizim için daha iyi. Doktorumuz da bu şekilde belirtti” ifadelerine yer verdi.
Hastada bulunan lezyonun çok büyük olduğunu aktaran Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Fevzi Cengiz, “Kolonoskopi yapan hekim aldığı patoloji sonucunda kanser tespit etmiyor. Bu durumda kanser tedavisi de yapamayacak. Daha sonra biz lezyonun bir parçasını ya da bir noktasından biyopsi şeklinde değil, tamamını bir bütün halinde parçalamadan çıkartıp hastanın evresini, tanısını net bir şekilde koyduk. Lezyon çok büyük. Kalın bağırsak lümeninin yüzde 50’sini kaplamış bir lezyon. Haliyle bunun çıkartılması bir hamlede olacak bir şey değil” sözlerine yer verdi.
“Hasta normal ameliyat olsaydı makatını kaybedecekti”
Yapılan cerrahi işlemde kişinin kalın bağırsağında eksilme olduğunu söyleyen Doç. Dr. Fevzi Cengiz sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yaşamsal fonksiyonunu çok etkilemese de prekanseröz lezyon olmasa da travması artıyor. Kişinin karından bir cerrahi geçirmesi, karın içi yapışıklık olması, organ kaybına neden oluyor. Bunun daha mantıklı bir yöntemi olarak endoskopik; hiç bağırsağı çıkartmadan sadece hastalıklı mukoza dediğimiz yüzey tabakayı alarak çıkartmak çok daha mantıklı geliyor. Hasta ünitemize ulaşmamış olsaydı bu lezyonun çıkartılmasının bir diğer yöntemi de ameliyat. Fakat bunun sonucunda hasta makatını kaybedecek. Kalıcı torbayla yaşayacak.”
“Kalın bağırsak kanseri artık tedavi edilebilir”
Yapılan tekniğin yararının ispatlanmış olduğunu söyleyen Cengiz, “Daha kanser olmadan dokuyu, bağırsak içerisinden aldığınız zaman haliyle kalın bağırsak kanseri olasılıkları dünya genelinde azalıyor. Kalın bağırsak kanseri artık tedavi edilebilir” diye konuştu.
Operasyonu yapacak hekim sayısının az olduğunu ifade eden Cengiz, sözlerine şunları da ekledi:
“İşlem komplikasyonları, yani olası kötü sonuçları meşakkatli ve uzun süren bir işlem. Bunun için de eğitimler gerekli. Biz de eğitimlerin altyapısını oluşturuyoruz. Bu eğitimi alacak kişiler önce teorik eğitimlerini alıyor. Daha sonra biz onları hayvan ve maket üzerine eğitiyoruz. Ardından da uluslararası, özellikle menşei olan Japonya’ya eğitim için gönderiyoruz ve orada birebir eğitim alıyorlar. Türkiye’de gelecek yıllardaki hedefimiz de kendi ünitemiz de dahil olmak üzere Türkiye’nin farklı merkezlerinde, farklı şehirlerinde eğitim merkezleri oluşturmayı planlıyoruz”