Dünya Sağlık Örgütü’nü alarma geçiren maymun çiçeği virüsü ile ilgili bilinmesi gerekenleri anlatan Prof. Dr. Kaya Süer ve Prof. Dr. Özen Aşut, virüsün yayılmasını engellemenin en etkili iki yolunun hızlı tespit ve izolasyon olduğunu ifade etti.
Son dönemde dünya genelinde artan vakalarla dikkat çeken “Mpox” virüsü, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) “küresel acil durum” ilan etmesiyle gündemdeki yerini korumayı sürdürüyor. Halk arasında “maymun çiçeği” olarak bilinen hastalığa neden olan virüs, ilk olarak Afrika kıtasında görülse de kısa sürede İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Pakistan, Endonezya ve Filipinler gibi pek çok farklı ülkede tespit edildi.
Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kaya Süer ile Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Özen Aşut, hastalığın seyri ve alınması gereken önlemler konusunda önemli bilgiler paylaştı.
Virüsün ilk olarak 1958’de maymunlarda keşfedildiğini ve bu nedenle “maymun çiçeği” olarak adlandırıldığını söyleyen Prof. Dr. Özen Aşut, 1970’te ise ilk kez Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde insanda görüldüğünü belirtti. “Bu virüs, yakın temasla bulaşan ve cilt lezyonlarına yol açan bir hastalıktır” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Özen Aşut, “Korunmak için temastan kaçınmak ve aşı olmak önemlidir” dedi. Virüsün sağlıklı insanlara bulaşmasının; enfekte hayvanlarla (ısırma, tırmalama, kan ve vücut sıvılarıyla temas, enfekte hayvan leşiyle temas) ya da enfekte insanlarla temas yoluyla gerçekleştiğini belirten Prof. Dr. Kaya Süer ise “Genellikle 2 ila 4 hafta içinde iyileşir, ancak bağışıklığı baskılanmış kişilerde bu durum daha uzun sürebilir ve ağır sonuçlar yaşatabilir” ifadelerini kullandı.
Belirtileri, virüse maruz kaldıktan 1 ile 21 gün sonra ortaya çıkıyor
“Maymun çiçeği” hastalığı, DKC’de on yılı aşkın süredir rapor ediliyor ve her yıl vaka sayısı artıyor. 2024 yılının ilk sekiz ayında bildirilen vaka sayısı, bir önceki yılın toplamını aştı ve 15 bin 600’e ulaştı. Avrupa Gözetim Sistemi’ne (TESS) göre, Avrupa Bölgesi’nde 46 ülkede toplam 27 bin 529 Mpox vakası tespit edildi, Türkiye’de ise 12 vaka rapor edildi.
Hastalığın genellikle enfekte bir kişiyle yakın fiziksel temas yoluyla bulaştığını belirten Prof. Dr. Özen Aşut, bazen de enfekte kişinin giysileri veya çarşafları gibi kontamine nesnelerden, sağlık hizmetlerinde kullanılan kesici aletler veya dövme salonlarındaki aletlerle de bulaşabileceğini belirtti. “2022’deki küresel salgın sırasında virüs genellikle cinsel yolla yayılmış, birden fazla cinsel partneri olan kişiler en yüksek risk grubunu oluşturmuştur” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Özen Aşut, “Belirtileri virüse maruz kaldıktan 1 ile 21 gün sonra ortaya çıkar. Belirtiler arasında döküntü, ateş, boğaz ağrısı, baş ağrısı, kas ve sırt ağrısı, lenf bezlerinin şişmesi ve halsizlik yer alır. Döküntüler tamamen iyileşene kadar hastalık bulaşıcıdır” dedi.
Cilt döküntülerinin başlangıç noktaları; yüz, kol ve bacaklar
Ciltteki döküntülerin ateş başladıktan sonra 1 ile 3 gün içerisinde görülmeye başladığını belirten Prof. Dr. Kaya Süer, “Döküntülerin başlangıç noktaları sıklıkla; yüz, kol ve bacaklarda görülür” ifadelerini kullandı.
Hastalık, belirtiler ile seyrettiğinden dolayı klinik bulguları olmayan insanlardan bir bulaşma olmasının beklenmediğini belirten Prof. Dr. Kaya Süer, “Hasta kişilerle temas eden kişilerin, üç hafta boyunca takip edilmesi gerekmektedir. Genellikle 2 ile 4 hafta içinde kendiliğinden iyileşme gösterir. Ancak bu durum, bağışıklığı baskılanmış kişilerde ve çocuklarda yüzde 1 ile 6 oranında ölümle seyretmektedir” dedi. Prof. Dr. Kaya Süer, tanı koymak için belirtileri olan hastalardan alınan örneklerde, PCR yöntemi kullanılarak virüs DNA’sının tespit edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Hızlı izole ve sıkı tedbir ile hastalığın yayılmasını azaltabilir
Hastalığın tedavisinde amaç, belirtileri hafifletmek ve komplikasyonları önlemek. Avrupa İlaç Ajansı tarafından onaylanan “tecovirimat” adlı antiviral ilaç ise Mpox tedavisinde kullanılıyor.
DSÖ, Mpox’lu kişilerle fiziksel temastan kaçınmayı ve risk altındaki grupların aşılanmasını öneriyor. Aşıların enfeksiyona ve ciddi hastalıklara karşı koruma sağladığını belirten uzmanlar, aşı sonrasında da dikkatli olunması gerektiğinin altını çiziyor. Uzmanlar, belirtileri olan kişilerin hızla izole edilmesinin hastalığın yayılma sıklığını önemli ölçüde azaltacağını vurguluyor. Ayrıca, hasta kişilerle temas edecek kişilerin eldiven, maske ve kişisel koruyucu ekipman kullanımının, hastalığın bulaşmasını ve yayılmasını önlemede kritik bir rol oynadığını hatırlatıyor.