Yozgat’ta “Diorama" adı verilen üç boyutlu minyatür çalışması yapan Ayşe Yaşar, 1900’lü yıllarda Anadolu’da evlerde kullanılan mutfak ve odaların minyatürünü duvar panoları haline getirerek geçmişten günümüze bağ kuruyor.

Yozgat merkezde Grafik ve Fotoğraf Öğretmenliği yapan 53 yaşındaki Ayşe Yaşar, okuldan arta kalan vaktinin büyük bir bölümünü evinde kurduğu atölyede diorama adı verilen 3 boyutlu minyatür çalışması yaparak geçiriyor. 4 yıl önce arkadaşı Ayşe Şimşek’in tavsiyesi ve yönlendirmesiyle hobi olarak diorama sanatına başlayan Yaşar, kurduğu atölyede en İnce ayrıntısına kadar düşünülmüş işçilik ve gerçeklikteki minyatürlere sanatsal dokunuşlar yaparak birbirinden güzel eserleri ortaya çıkarıyor.

Anadolu’da eski dönemlerde evlerin mutfak ve odalarında kullanılan araç ve gereçlerin üç boyutlu minyatürlerini tablolara işleyen Yaşar, duvar panosu, anahtarlık ve havluluk oluşturarak geçmiş kültürü günümüz nesillerine aktarıyor. Atık malzemeleri de değerlendiren Yaşar’ın diorama sanatıyla birleştirip tasarladığı üç boyutlu objeleri büyük beğeni topluyor.

Yozgat’ta geleceğin gazetecilerine eğitim verdi Yozgat’ta geleceğin gazetecilerine eğitim verdi

“4 yıl önce hobi amaçlı başladım”

Diorama’yı “Gerçek ya da kurgu olan bir olayın, bir hikayenin ışık oyunlarından da yararlanılarak üç boyutlu yüzeylerde tablo şeklinde oluşturulmasıdır” diye tanımlayan Yaşar, diorama sanatına 4 yıl önce hobi amaçlı başladığını söyledi. Yaşar, “Ayşe Şimşek isimli arkadaşımın merakı ve ilgi sayesinde bu sanatla uğraşmaya başladım. Pek çok araştırma yaptık, özellikle kültürel araştırmanın içerisine girdik. Geçmişte büyüklerimizin kullandığı mutfaklardan yola çıkarak kültürümüze lanse edilecek şekilde duvar panoları oluşturmaya başladık. Bununla birlikte dikiş odaları, oturma odaları yapmaya başladık. Eskiye dair geçmişte büyüklerimizin kullandığı güzellikleri şimdiki nesle aktarabilmek adına duvar panoları, anahtarlıklar ve havluluklar oluşturmaya başladık.” dedi.

“Atık malzemeleri de değerlendiriyorum”

Üç boyutlu tabloları oluştururken atık malzemeleri de değerlendirdiğini söyleyen Yaşar, “Diorama sanatında alçı tozu ve silikon kalıplardan yararlanıyoruz, kumaşlarımız oluyor, cns makinesini kullanıyoruz. Bununla birlikte ahşap ve metal malzemelerimiz var. Bunları piyasadan rahatlıkla temin edebiliyoruz. Tablonun büyüklüğüne ve içinde kullandığımız malzemeye göre 15 günden başlayıp 6 aya kadar değişen zaman içerisinde çalışmalarımızı tamamlıyoruz. Biraz zahmetli emek ve zaman isteyen bir çalışma. Bu tabloları sipariş olursa satış amaçlı yapıyoruz ya da hediyelik olarakta bunları oluşturuyorum” şeklinde konuştu.

“Terapi gibi geliyor”

Diorama sanatının kendisine terapi gibi geldiğini de hatırlatan Yaşar, “Evde genelde verimli zaman geçirmek açısından biraz da mesleğim gereği bu işle uğraşmayı seviyorum. Özellikle eski kültürümüzü yansıtmak üzerine çalışıyorum. Meslek gruplarıyla objeleri özdeşleştirip onlara şekil veriyorum. Bu sanat bana ilaç niyetine, terapi şeklinde çok güzel bir uğraş oluyor.” ifadelerine yer verdi.

Kaynak: iha