Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi’nde Radyasyon Onkolojisi bölümünde her gün onlarca hastaya yardımcı olan 43 yaşındaki tekniker Şükriye Gülhan Mazı, yakalandığı meme kanserini hastanesindeki başarılı tedavi süreciyle atlattı. Saçları eline gelmeye başladığında tamamen kazıdığını söyleyen Mazı, Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayında yaşadıklarını anlatarak, "20 yıldır bu meslekle uğraşıyorum, ağrı hissettim, onkoloji çalışanı olarak hemen doktorlara başvurdum. Hastalarımıza onları anlayabildiğimi hissettirmek amacıyla ’bugün siz buradasınız, yarın ben de olabilirim’ diye çokça dedim. Gerçekten de öyle düşünüyordum, onlara verdiğim öğütleri uygulayarak bu sürecin üstesinden geldim. Lütfen gecikmeden doktorlarınıza gidin ve gerekenleri yaptırın" dedi.

Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayında da yılın boyunca olduğu gibi Türkiye’de ve dünyada kadınlarda en sık görülen ve ölüme neden olan kanserlerden meme kanserine karşı tarama uygulamaları ve kişilerin kendini muayene etmesinin önemi her fırsatta vurgulanıyor. Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi’nde Radyasyon Onkolojisi bölümünde radyoterapi teknikeri olarak görev yapan 43 yaşındaki Şükriye Gülhan Mazı da her gün onlarca kanser hastasının işlemlerine yardımcı olurken 2022 yılında memesinde hissettiği ağrı üzerine çalıştığı hastanedeki doktorlarına başvurdu. Hastanenin Radyasyon Onkolojisi Kliniği İdari Sorumlusu Doç. Dr. Şule Karabulut Gül ile görüştü, hemen tetkikleri yapıldı. Sonuçlarla meme kanseri olduğunu öğrenen Mazı’nın tedavisi hızla planlandı. 20 yıllık meslek hayatı boyunca çok sayıda kanser hastasıyla görüşen ve yardımcı olmaya çalışan Mazı, kendi tedavisine de umutla sarıldı. Bir gün saçlarının eline geldiğini fark eden Mazı, üzülse de mücadelesine canla başla sarıldı. Dökülen saçları sonrası saçını tamamen kazıyan ve kimi zaman peruk kullanan Mazı, kanseri yeneceğini de her fırsatta dile getirdi. Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ecem Memişoğlu ve ekibinin gerçekleştirdiği başarılı operasyonla sol memesindeki kitle alınırken tedavisi de sürdü. Zorlu sürecin sonunda başarıyla kanseri atlatan, şu an belirli periyotlarla kontrollerini yaptıran Mazı, Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayında yaşadıklarını anlattı. Mazı, hastalarına kendisinin de onların yerinde olabileceğini tedavi ve kontrollerini aksatmamaları gerektiğini her zaman söylediğini belirtirken taramaların önemine dikkat çekti. Doç. Dr. Gül ve Doç. Dr. Memişoğlu da hem mesai arkadaşları hem hastaları olan Mazı’nın tedavisine ilişkin bilgi verdi. Uzmanlar, meme kanserine karşı erken tanı, kendini muayene ve düzenli kontrollerin büyük önem taşıdığını belirterek vatandaşlara uyarılarda bulundu.

"Bugün siz buradasınız, yarın ben de olabilirim derdim"

Tedavi sürecine ilişkin konuşan, annesi ve yakınlarının desteğinin bu süreçte kendisi için çok önemli olduğunu söyleyen radyoterapi teknikeri 43 yaşındaki Şükriye Gülhan Mazı, "Yaklaşık 20 yıldır bu meslekle uğraşıyorum. 2022 senesi Haziran ayıydı o dönemde bir covid geçirmekteydim. Ara ara zaten her iki mememi de muayene ederdim. Hastalıkla beraber ilk başta bir ağrı hissettim. Bir onkoloji, radyoterapi çalışanı olarak diğer mevzuyu da gözden kaçırmamak gerektiğini de bilerek hemen doktor arkadaşlarımıza başvurdum. Patoloji sonucunda biraz agresif bir hücre olduğunu öğrendik, hemen kemoterapiyle ilgili planlama yapıldı. Hastalarıma özellikle meme kanseri olan hastalarımıza onları anlayabildiğimi hissettirmek amacıyla hep söylerdim; bugün siz buradasınız, yarın ben de olabilirim diye bunu çokça dile getirdim. Gerçekten de öyle düşünüyordum, ailemde meme kanser öyküsü yok, ilk oluyorum. O sebepten çok da beklemediğim bir durumdu. Hastalarıma söylediğim şeyleri dedim ki kendimde de uygularsam başarılı olabilirim. Ne kadar zor, uzun olursa olsun, bu sürecin üstesinden gelebilirim diye yola çıktım. Şu anda bütün tedavilerim bitti, 2023’ün Ocak ayında ameliyat olmuştum, kitle çıkarıldı ardından radyoterapi gördüm. Şimdi 4 ayda bir kontrollerimi yaptırıyorum, şu ana kadar çok şükür herhangi bir olumsuz durumla karşılaşmadık. İkinci kürüm yani 6’ncı haftadan sonra saç dökülmem başladı, ilk başta çok fazla dökülmez diye kendimi motive etmeye çalışıyordum. Kendim saçlarımı kestim, sonrasında kazıdım. Giyindim, süslendim, bir peruğum vardı gayet de güzel. Hastalarıma vermiş olduğum öğütlerin aynısını kendimde uygulayarak sürecin üstesinden geldim, sonuç itibariyle de öyle oldu, her şey gayet güzel oldu. Meme kanseri ve diğer tüm kanser tipleri ebetteki önemli özellikle bu ay farkındalık ayı olduğu için, kadın ya da erkek olsun hiçbir şeyden çekinmemize gerek yok. Lütfen gecikmeden doktorlarınıza gidin ve gereken neyse tahlillerini, yaptırıp o yolda devam edin" dedi.

"Çok canlı gördüğümüz arkadaşımız halsiz ve yorgun olarak karşımıza gelmeye başladı"

Hastalıklarda erken tanının büyük önem taşıdığını, kontrollerin ihmal edilmemesi gerektiğini aktaran Radyasyon Onkolojisi Kliniği İdari Sorumlusu Dr. Şule Karabulut Gül ise şöyle konuştu:

"Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık ayı. Meme kanseri kliniğimizde, hastanemizde hatta ülkemizde en çok görülen kanserlerden. Kadınlarda olduğu gibi erkeklerde de meme kanseri görüyoruz. Sağlık Bakanlığı’mızın çok güzel faaliyetleri var, Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), aile sağlığı merkezleri bu konuda çok güzel, ücretsiz şekilde hizmet vermekte. Bence 20’li yaşlarda kendi memesini muayene edecek. Bir kist, kitle var mı, en ufak bir oluşum hissettiğinde mutlaka hekime başvurmasını öneriyorum. Meme başında akıntı, çökme, renk değişikliği, ele gelen kitle şeklinde karşımıza gelebilir. Hastanemize başvuran bütün meme hastalarını hangi evrede olursa olsun ortak bir karar veriyoruz çünkü kişiye özgü tedavi önemli. Mamografide verilen radyasyon sizin hayatınızı etkileyebilecek bir radyasyon değil. Tekniker arkadaşlarımız var, hastaları tedaviye tekniker arkadaşlarımız alıyor. Gülhan arkadaşımız yıllarca, asistanlığımdan beri birlikte çalıştığımız arkadaşımız, bir kitle olduğunu hissederek yola çıktık. Klinikte çalıştığımız ekip arkadaşımız öncelikle kesinlikle bundan kurtulacağını, takip hastalarımızı göstererek bak hastalarımız artık selam verip gidiyor, tetkiklerini yapıyoruz ve gidiyor şeklinde bir moral, motivasyonla başladık. Zaten bilinçliydi, çok azimli, çok pozitif bir insan, bunun da çok önemli bir etkisi oldu. Onkoloji hastalarımıza özellikle söylüyorum; motivasyonu devamlı yukarıda tutun. Geldiğinde lokal ileri evre diye adlandırdığımız, başlangıç olmayıp biraz daha ileri evre yani koltuk altlarında lenf nodlarını tespit ettiğimiz bir dönemdeydi. Ele gelen kitleler bir anda kemoterapiyle yok oldu. Şu anda takiplerine devam etmekte. Kendisi için de bizim için de çok zor bir süreç. Saçınız dökülüyor, farklı bir boyut, halsiz oluyorsunuz, çok canlı gördüğümüz arkadaşımız halsiz ve yorgun olarak karşımıza gelmeye başladı. Ailesinin, arkadaşlarının, buradaki ekip arkadaşlarının desteği bu süreci daha güzel bir şekilde götürmesini sağladı. Sahalara dönüşü bize aynı mutluluğu verdi, şu anda da zaten onu hasta kabul etmiyoruz hatta örnek teşkil ediyor, 25 yaşında hastamız da karşımıza gelebiliyor, hayat tarzı çok önemli."

"Erken teşhis tedavi şansını arttırdığı için farkındalık çalışmaları hayati"

Kadına yönelik şiddet, ruhsal hastalıkları tetikliyor Kadına yönelik şiddet, ruhsal hastalıkları tetikliyor

Tedavi ettikleri Mazı’nın hastalar için de örnek olduğunu söyleyen ve vatandaşlara uyarılarda bulunan Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ecem Memişoğlu, "Dünyada kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Türkiye’de 8 kadında birinde görmekteyiz. Meme kanserinde erken teşhis tedavi şansını arttırdığı için bu farkındalık çalışmaları hayati önem taşımaktadır. Meme kanseri daha erken yaşlarda görülmekte; 30’lu, 20’li yaşlara indi, yılda bir kez genel cerrahi muayenesi önem taşımakta. Belirtileri göz ardı ediyorlar. Erkek meme kanseri nadir görülse bile aslında meme dokusu az olduğu için meme başında yarayla geliyorlar, onların teşhisi biraz daha erken olabiliyor. Ailesinde kanser, genetik yatkınlığı varsa 35 yaşa kadar mamografi çekebiliyoruz. Radyasyon onkolojisinde çalışan bir teknisyenimizde çıktı, gördüğü çok hastalar var, ultrason ve mamografi çekiminde kitleyi saptadık. Biyopsisinin yapılması, tanıyı koymamız, önce onkolojik tedavi görmesi gerekti sonra cerrahiye aldık. Multidisipliner bir yaklaşım olduğu için konseyimizde karar veriyoruz. Şu an aramızda, sağlıklı bir şekilde çalışmaya devam etmekte. Tedavi ettiği hastaların iyileştiğini görünce morali de düzeldi, ona güç sağladı, hayata daha iyi tutunduğunu düşünüyorum. Meme kanserinin tedavisinin olduğunu sonrasında normal hayatına, iş hayatına bile devam edebileceğini gösteren iyi bir örnek oldu. ’Mememin hepsi alınacak mı’ sorusu beni çok etkileyen bir soru, onu anlatmaya çalışıyoruz. Öncelikle meme cerrahisinin altın standardı; meme koruyucu cerrahi. Memenin hepsinin alınması gereken hastalarımız olabiliyor mu tabi ki, kanserin türüne, evresine, genel sağlık durumuna göre buna karar verdiğimizi bilmelerini o yüzden korkmamaları gerektiğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Kaynak: iha