Türk Nefroloji Derneği, kronik böbrek hastalığının önemine dikkat çekmek için Dünya Böbrek Günü’nde ‘Böbrek Candır’ temalı toplantı düzenledi. Kronik böbrek hastalığına dair toplumda farkındalık sağlamak, kronik böbrek hastalığına yol açan risk faktörleri ve erken tanının böbrek fonksiyonunu korumadaki önemine dikkat çekmek üzere bilgiler paylaşıldı.

Her yıl mart ayının ikinci perşembe günü olarak belirlenen “Dünya Böbrek Günü”nde kronik böbrek hastalığının önemine dikkat çekiliyor. Türk Nefroloji Derneği bu yılki Dünya Böbrek Günü kapsamında “Böbrek Candır” teması altında Dernek Başkanı Prof. Dr. Alaattin Yıldız, Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Nurhan Seyahi, Genel Sekreteri Prof. Dr. Elif Arı Bakır, Saymanı Prof. Dr. Ali Rıza Odabaş’ın yanı sıra Yönetim Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Mustafa Arıcı, Prof. Dr. Özkan Güngör, Prof. Dr. Sena Ulu’nun katılımı ve AstraZeneca Türkiye’nin katkılarıyla bir basın toplantısı düzenledi.

Toplantıda kronik böbrek hastalığına dair toplumda farkındalık sağlamak, kronik böbrek hastalığına yol açan risk faktörleri ve erken tanının böbrek fonksiyonunu korumadaki önemine dikkat çekmek üzere bilgiler paylaşıldı. Toplantıda paylaşılan bilgilere göre dünya genelinde yaklaşık 850 milyon kronik böbrek hastası bulunuyor. Türkiye’de ise bu yıl itibarıyla 68 binin üzerinde hasta son dönem böbrek yetersizliği nedeniyle diyaliz tedavisi görüyor. Öte yandan doğurma çağındaki kadınların yüzde 6’sında kronik böbrek hastalığı görülüyor.

“Ülkemizde yılda yaklaşık 3 bin 500’ün üzerinde böbrek nakli gerçekleştirilmektedir”

Basın toplantısında Türkiye’de böbrek nakli hakkında bilgiler veren Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Alaattin Yıldız, “Böbrek nakli, ileri evre böbrek yetersizliğinin en seçkin tedavisidir. Böbrek fonksiyonlarının tamamını hastaya kazandırdığı için kalp ve damar sağlığı üzerine olumlu etkileri vardır. Bu nedenle beklenen yaşam süresi diyaliz tedavisi görmekte olan hastalara göre çok daha uzundur. Ülkemizde yılda yaklaşık 3 bin 500’ün üzerinde böbrek nakli gerçekleştirilmektedir. Böbrek nakli ülkemizde yüksek uluslararası standartta çok başarılı olduğundan, nakillerin yaklaşık yüzde 10’u yurt dışından gelen hastalara sağlık turizmi kapsamında yapılmaktadır. Böbrek naklinin başarısı, ameliyat öncesi dönemde alıcının ve vericinin ayrıntılı olarak değerlendirilmesi ile başlar. Böylece nakil sonrası gelişebilecek sorunlar öngörülebilir ve böbrekler erkenden başarılı bir şekilde verilebilir. Nakil sonrası erken dönem, özellikle ilk bir ay çok önemlidir. Bu dönemin hastanın yakın takibi ile sorunsuz geçirilmesi, böbreğin uzun dönem ömrünü belirler. Daha sonraki dönemde de nakil hastasının daha uzun aralıklarla nefrolojik takibi, gelişebilecek komplikasyonların önlenebilmesi ve erkenden tedavi edilmesi açısından önemlidir” dedi.

Doç. Dr. Hasan Turgut: “Böbrek kanseri vakalarında son yıllarda artış var” Doç. Dr. Hasan Turgut: “Böbrek kanseri vakalarında son yıllarda artış var”

“Erişkin nüfusta kronik böbrek hastalığının sıklığı yüzde 10’un üzerinde”

Türkiye’de kronik böbrek hastalığına dikkat çeken Türk Nefroloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Nurhan Seyahi, “Ülkemizde Türk Nefroloji Derneğinin bünyesinde yürütülmüş olan CREDIT Çalışması’na göre erişkin nüfusta kronik böbrek hastalığının sıklığı yüzde 10’un üzerindedir. Hastalığa bu kadar sık rastlanmasına rağmen tanının konulamaması özellikle erken evrelerinde hastalığın herhangi bir bulguya yol açmadan sessiz seyretmesindendir. Bu durum erken tanı için en azıdan risk altındaki bireylerde tarama testlerinin yapılmasını gerekli kılmaktadır. Tarama yapılması gerekli gruplar hakkında kesin bir görüş birliği olmasa da şeker ve yüksek tansiyon hastalarında böbrek hastalığı yönünden mutlaka belirli aralıklara kan ve idrar tahlili ile tarama yapılması gereklidir. Ayrıca yaşlılarda, ailesinde böbrek hastalığı hikayesi olanlarda, romatolojik hastalığı olanlarda böbrek hastalığı yönünden tarama yapılmalıdır. Erken tanı ve zamanında başlanan tedavi ile günümüzde kronik böbrek hastalığının ilerlemesi yavaşlatılabilmekte ve son dönem böbrek yetmezliğinin gelişmesi engellenebilmektedir. Böbrek yetmezliğine yani diyaliz veya böbrek nakline gidiş sürecini yavaşlatabilecek yaşam tarzı değişikliklerinin yanı sıra ülkemizde de bulunan ilaç tedavisi seçeneklerinin belirlenmesi ve uygulaması için bir nefrolog tarafından düzenli takip elzemdir. Böbreklerimizin kanı süzerek oluşturduğu idrar ile vücut için zararlı maddeleri uzaklaştırdığı yaygın olarak bilinmektedir. Ancak bunun yanı sıra kan yapımı, kan basıncının düzenlenmesi, kemik sağlığı, vücuttaki asit miktarının dengelenmesi gibi birçok yaşamsal görev de böbreklerimiz tarafından yürütülür. Yine vücuttaki sodyum ve potasyum gibi elektrolitlerin seviyeleri de başlıca böbreklerimiz tarafından ayarlanır. Bu nedenle böbrek hastalarında vücut tuzlarındaki dengesizliklere sık olarak rastlanılır. Bunun yanı sıra özellikle böbrek hastalığının ilerlemesini engellemek için kullanılan yararlı bazı ilaçlar da vücutta potasyum dengesini bozabilir, bu durum özellikle şeker hastalarında daha belirgin olabilir. Nefroloğun düzenli yaptığı takip ve değerlendirme sürecinde hastalarımız bu açılardan da değerlendirilmekte ve tedavileri düzenlenmektedir” dedi.

“Doğurma çağındaki kadınların yüzde 6’sında kronik böbrek hastalığı görülüyor”

Türk Nefroloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Elif Arı Bakır, kadınlarda böbrek sağlığı konulu konuşmasında şunları söyledi: “Kronik böbrek hastalığı, doğurma çağındaki kadınların yüzde 6’sında görülür. Hafif-orta kronik böbrek hastalığı olan kadında gebelik, böbrek fonksiyonlarını olumsuz etkileyebileceği gibi, gebelik sonrası böbrek fonksiyonları eski haline gelebilir. Ama yapılan çalışmalar göstermektedir ki, ileri böbrek yetmezliği olan kadında gebelik süresince böbrek hastalığı da ilerlemekte ve diyaliz aşamasına getirebilmektedir. Diyalize giren bir kadın gebe kaldığında, bebeği oluşabilen toksit atıkların etkilerinden uzak tutabilmek için haftada 20 saat hemodiyalize alınması önerilmektedir. Günlük hemodiyaliz, gebe kadında istenmeyen potasyum yüksekliği (hiperpotasemi), metabolik asidoz gibi komplikasyonları engeller. Çok yakın zamanda yayınlanan bir derlemeye göre anne ve bebeklerde ölüm oranlarını azalttığı kesin olmamakla birlikte haftada 5-6 gün, günlük 4 saat hemodiyaliz, gebe diyaliz hastalarına önerilmektedir’’

“68.000’in üzerinde hasta böbrek yetersizliği nedeniyle diyaliz tedavisi görüyor”

Konuşmasında ülkemizde diyaliz tedavileri hakkında rakamlar paylaşan Türk Nefroloji Derneği Saymanı Prof. Dr. Ali Rıza Odabaş, “Ülkemizde bu yıl itibarıyla yaklaşık olarak 68 binin üzerinde hasta son dönem böbrek yetersizliği nedeniyle diyaliz tedavisi görmektedir. Bu hastalardan 64 bin 300 tanesi hemodiyaliz, 3 bin 250 tanesi periton diyalizi, bin 300 tanesi ise ev hemodiyalizi ile tedavi edilmektedirler. Şu anda ülkemiz ev hemodiyalizi hasta sayısı açısından Avrupa’da ikinci, dünyada ise üçüncü sırada bulunmaktadır. Ülkemizde sayıları 68 bini geçen hemodiyaliz hastalarının birçoğunda şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp ve damar hastalıkları gibi eşlik eden hastalıklar mevcuttur.5 Bu hastaların infeksiyonlara eğilimleri yüksektir ve başta kalp hastalıkları olmak üzere hayatı tehdit eden sorunlarla sıklıkla karşılaşılmaktadır. Ayrıca böbrek yetersizliği ile ilişkili kemik sorunları, hemodiyalize girebilmek için damar giriş yolu ile ilgili sorunlar, damarlarda kireçlenmeye bağlı tıkanıklıklar gibi ciddi sorunlar da sıkça görülür. Kısaca takibi ve tedavisi zor, hekim tecrübesi ve iyi yönetim gerektiren bir hasta grubudur.”

“Dünya genelinde yaklaşık 850 milyon kronik böbrek hastası var”

Dünyada kronik böbrek hastalığı konusunda konuşan Türk Nefroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Arıcı da “Dünya genelinde yaklaşık 850 milyon kronik böbrek hastası vardır. Bu sayı, dünya genelindeki diyabet hastası sayısının 2 katı, kanser hastası sayısının ise 8 katıdır. Bir başka deyişle dünyada her 10 kişiden 1’inde böbrek hastalığı mevcuttur. Bu özelliği ile kronik böbrek hastalığı, kronik hastalıklar arasında ne yazık ki en ön sırada yer almaktadır. Kronik böbrek hastalığı, kalp damar hastalığı ve ölüm riskinin oldukça yüksek olduğu bir durumdur. Diğer birçok hastalıkla karşılaştırıldığında 2000 yılından 2019 yılına, küresel olarak en hızlı büyüyen üçüncü ölüm nedeni, böbrek hastalığıdır. Bu hızın devam etmesi durumunda 2040 yılına gelindiğinde kronik böbrek hastalığının dünya çapında yaşam kaybı nedenleri arasında 5’inci sıraya yükseleceği tahmin edilmektedir. Ancak nefrologların liderliği ile gerçekleştirilecek toplumsal bir mücadele sonucunda kronik böbrek hastalığı riskinin azaltılması mümkün olabilecektir” ifadelerini kullandı.

“Kahramanmaraş merkezli depremde ezilme sendromlu hastaların yüzde 68’inde akut böbrek yetmezliği gelişti”

Türk Nefroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Özkan Güngör, doğal afetlerde nefroloji konulu konuşmasında, “Kahramanmaraş merkezli depremin etkisini gösterdiği 11 ilde bazı diyaliz merkezleri yıkılmış veya elektrik ve su kesintisi nedeniyle çalışmaz halde idi. Depremin ilk 2 günü Kahramanmaraş ilinin bütün kronik diyaliz hastalarının tedavilerinin devam etmesi için 24 saat hizmet verdik, diğer illerde de diyaliz merkezleri bu şekilde çalıştı. Bu arada hasar gören diyaliz merkezleri ve su sistemleri hızla çalışır duruma getirildi. Ülkemizin dört bir yanından nefroloji uzmanları ve diyaliz hemşireleri hızla deprem bölgesine gelip diyaliz hizmeti sunulmasına çalıştı. Diğer yandan deprem böbreklere de zarar verebiliyor. Depremde kas ezilmesi nedeni ile hayatı tehdit eden ‘Ezilme Sendromu’ ortaya çıkabilmektedir. Ezilme sendromlu hastalarda ani ölümlere de neden olan ciddi hızlı gelişen böbrek yetersizliği ve potasyum yüksekliği gibi durumlar gelişebilmektedir. Bu hastalara hızla diyaliz uygulamaları hayat kurtarıcıdır. Türk Nefroloji Derneği verilerine göre bu depremde kayıtlı 1024 ezilme sendromlu hastanın olduğu, hastaların yüzde 68’inde akut böbrek yetmezliği geliştiği, 635 hastaya 3016 seans hemodiyaliz işlemi yapıldığı anlaşılmaktadır’’ dedi.

“TND Sosyal Medya platformlarımızla tüm vatandaşlarımızın yanındayız”

Türk Nefroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sena Ulu böbrek sağlığı ve sosyal medyanın önemi konusunda konuştu. Ulu, “Sosyal medya, bilgilendirme kampanyalarını hızlı ve etkili bir şekilde yayma gücüne sahiptir. Türk Nefroloji Derneği, bu bilinçle tüm sosyal medya platformlarında yıllardan beri güçlü bir şekilde var olmuş, bir yandan halka yönelik bilgilendirme, farkındalık ve eğitim faaliyetlerinde bulunurken, bir yandan da dernek faaliyetlerinin duyurularını sağlamış ve sağlık çalışanlarının eğitim faaliyetlerine katkıda bulunmuştur. TND geçtiğimiz yıl, başarılı projeler gerçekleştirmiş ve projelerimiz ödülle taçlandırılmıştır. Bunlardan ilki, Türkiye’de bir ilk olan AstraZeneca Türkiye’nin koşulsuz destekleri ile hayata geçirdiğimiz “Sağlıklı Böbrek Sağlıklı Hayat” projesi olmuştur. Proje kapsamında 4 farklı lokasyonda 3.000 katılımcıya hızlı idrar testi, kilo ve tansiyon ölçümü uygulandı ve çarpıcı sonuçlar elde edildi. Katılımcıların yüzde 51’inde kronik böbrek hastalığı riski, yüzde 18’inin ise orta-yüksek riskli grupta oldukları tespit edildi. Projemizin ikinci ayağında ise AstraZeneca Türkiye ve Danone’un koşulsuz katkılarıyla yenilikçi bir farkındalık projesine imza attık. Projemiz kapsamında, Hayat Su ile iş birliği yaparak su şişelerine ve evlere sipariş damacanalara giydirme ile bir QR kod ekledik. Bu QR kod taratıldığında erişilebilen “Böbrekleriniz Sağlıklı mı?” testi ile kronik böbrek hastalığı açısından riskli hastalarımızı hekimlerimize yönlendirmeyi amaçladık ve 100 bin kişiye ulaştık. Aynı zamanda bu projemizin İstanbul Marketing Summit tarafından Marka İş Birlikleri kategorisinde 1.lik ödülüne layık görüldüğünü sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz. Diğer yandan Türk Nefroloji Derneğinin Instagram hesabı, X ve LinkedIn hesabı yanında, hekimler ve sağlık çalışanları için Nefroloji TV, halka yönelik eğitici videoların bulunduğu Türk Nefroloji Derneği YouTube kanalı aktif olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu kanallar aracılığıyla bir yandan hasta eğitimi amacıyla nefroloji alanındaki profesyoneller ve hastalar arasında bir köprü oluşturulmakta, hastalarımız nefroloji uzmanlarımızın kontrolünde güvenilir bir platform bulabilmektedir. TND sosyal medya platformlarımızla tüm vatandaşlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.

Kaynak: iha