Genellikle hiçbir belirti göstermediği için “sessiz katil” olarak adlandırılan hipertansiyonun her yıl dünyada 9 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olduğunu söyleyen Prof. Dr. Hakan Karpuz, Türkiye’de ise her gün bir uçak dolusu insanın yine hipertansiyon yüzünden hayatını kaybettiğini vurguladı.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre, dünya genelinde 1 milyardan fazla yetişkin yüksek tansiyona sahip ve bu sayının 2025 yılına kadar 1 buçuk milyara ulaşması bekleniyor. Sağlık açısından büyük risk faktörü taşıyan tansiyon hastalığında farkındalığı artırmak için ise her yıl Mayıs ayının 17’si Dünya Hipertansiyon Günü olarak kutlanıyor. Yüksek tansiyonun, kalp hastalıkları, felç ve inme gibi ciddi sağlık sorunlarının önde gelen risk faktörlerinden biri olduğunun altını çizen Beykent Üniversitesi Hastanesinden Prof. Dr. Hakan Karpuz, her yıl hipertansiyonun 9 milyon insanın ölümüne sebep olduğunu söyledi. Prof. Dr. Hakan Karpuz aynı zamanda, “Şu anda bir uçak düşse hepimiz ne kadar kötü hissederiz değil mi? Ama bu ülkede zaten her gün bir uçak düşüyor. Yani bir uçak dolusu insan hipertansiyon nedeniyle ölüyor. Bunlar çok yüksek rakamlar ve aslında önlenebilir bir durum” diyerek konunun önemine dikkat çekti.

Rutin bir şekilde tansiyon baktırmak önemli problemlerin önüne geçebiliyor

Dünya Hipertansiyon Gününün sağlık açısından bu kadar önemli bir konuda farkındalığı arttırmak için özel bir gün olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Karpuz, “Bir hastalığı tedavi etmek için önce o hastalığın teşhisini koymak lazım. Bu hastalığın teşhisini koymak için de örneğin hipertansiyondan bahsediyorsak ölçülmesi gerekiyor. İşte böyle günlerde özellikle insanların hiçbir risk faktörü olmasa bile hipertansif olabileceklerini ve bunun farkına varmalarını sağlamak istiyoruz. Bu kadar ısrarcı olmamızın bir nedeni daha var; hipertansiyonun maalesef hiçbir belirtisi olmayabiliyor. Ne kadar yüksek olursa olsun bazen kişiler hiçbir şey hissetmiyorlar. O yüzden çok dikkatli olunması gerekiyor. Problemimiz olsun olmasın düzenli bir şekilde kan basıncımıza baktırmalıyız ve bunu her gün de yapmanız şart değil zaman zaman yapmanız yeterli. Bunu yaptığınız takdirde belki de bizler için çok çok önemli olan kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği gibi muhtemel problemlerinizi önlemiş olacaksınız” dedi.

En büyük ölüm faktörü: Hipertansiyon

Yapılan araştırmalar sonucunda da hipertansiyonun her yıl diğer ölüm sebeplerinden daha fazla ölüme neden olduğunun altını çizen Hakan Karpuz, “Dünyada bütün ölüm riski taşıyan faktörlere bakmışlar. Sigara, şeker hastalığı, kötü su içme, stres gibi. En büyük faktör yüksek tansiyon çıkmış. Aynı zamanda felç kalma ve inmenin en önemli iki nedeni arasında da hipertansiyon var. Bunların dışında kalp krizlerinin hemen hemen en önemli nedeni de bu problemdir. Biz hep sonuçlarını gördüğümüz zaman etkileniyoruz. Halbuki onu oluşturan nedenleri kontrol etsek belki de buna maruz kalmayacağız. Her yıl dünyada 9 milyondan fazla insan sadece tansiyon yüksekliği nedeniyle ölüyor. Şu anda bir uçak düşse hepimiz ne kadar kötü hissederiz değil mi? Ama bu ülkede zaten her gün bir uçak düşüyor. Yani bir uçak dolusu insan hipertansiyon nedeniyle ölüyor. Bunlar çok yüksek rakamlar ve aslında önlenebilir bir durum” şeklinde konuştu.

“100 kişiden 30’u bilmese bile hipertansiyon hastası”

Sağlıklı olduğunu düşünen her 3 kişinden 1’inin bilmediği halde hipertansiyon hastası olduğunu da aktaran Karpuz sözlerine şöyle devam etti:

“Bugün sokağa çıksak hiçbir sağlık problemi yaşamadığını söyleyen her 100 kişiden 30 kişinin bile tansiyonu yüksek çıkar. İşin kötüsü de bu. Bilmiyoruz. Küçük küçük damarlarınızı vuruyor, beyin damarlarınıza, böbreklerinize, kalp damarlarınıza zarar veriyor. Ama biz bunu ancak kalp krizi, beyin kanaması geçirdiğimizde, böbrek yetersizliğinize girdiğimizde, bacaklarımızda, her tarafımızda problem olunca anlıyoruz. Bunu önleyebilmek için de öncelikli olarak ölçüm yapılmalı. Fakat burada da şu tuzağa düşmemek lazım; ‘Benim ölçümüm normal o zaman istediğim gibi yaşamaya devam edebilirim.’ Hayır. Hipertansiyonda tedavide birinci kural ilaç değildir. Hipertansiyonda birinci kural yaşam tarzı değişikliğidir.”

‘Çocuklarda halsizlik, solukluk ve çarpıntı, kansızlık işareti olabilir’ ‘Çocuklarda halsizlik, solukluk ve çarpıntı, kansızlık işareti olabilir’

“Yaşam tarzı değişikliği ilaçlardan daha etkili”

Tansiyon hastalığında yaşam tarzı değişikliği ile ilaçların veremeyeceği faydanın sağlanabileceğini de söyleyen Prof. Dr. Hakan Karpuz, özellikle Türk insanının tuz tüketimindeki tehlikeye dikkat çekti. Karpuz verdiği tavsiyeleri ve uyarılarını şu şekilde sonlandırdı:

“Sigara mı içiyorsunuz? Mutlaka bırakmanız gerekiyor. Kilo fazlalığınız mı var? Diyelim ki 10 kilo fazlalığınız var. O 10 kiloyu verin. Hiçbir ilacın sağlayamayacağı kadar fayda sağlayabilirsiniz. Tansiyonunuzu düşürebilirsiniz. Egzersiz yapın. Alkolü mutlaka kaldırın ama en önemlisini tuz. Çünkü ülkemizde tuz çok büyük bir sorun. Şöyle söyleyelim, normalde günlük ihtiyacımız 5 gram kadar ama Türkiye’de ortalama tüketim 18-19 gram. Bu yüzden en büyük problemlerden bir tanesi. Hipertansiyonu önlemek için ise mutlaka düzenli egzersiz yapmalıyız, illa spor salonlarından ya da her gün aynı saatte planlı egzersizlerden bahsetmiyorum. En azından her gün yarım saatlik yürüyüşe önem verilmeli. Ayrıca sigaradan uzak durulmalı hatta içilen mekanda bile bulunulmamalı. Bakın bu söylediklerim ilaçlardan çok daha değerli. Dikkatli olunursa bir felaket sayabileceğimiz beyin kanamasından, kalp krizlerinden koruyacak önlemlerdir. En önemlisi de düzenli olarak tansiyon ölçtürmek. Bugün evdeki cihazlarınız ile bile kontrol sağlayabilirsiniz.”

Kaynak: iha