Türkiye’nin en sıcak illerinden Adana’da Beslenme ve Diyet Uzmanı Pakize Gizem Akgül, hiçbir sıvının suyun yerini tutmadığını söyleyerek, "Çok fazla tüketilen çay ve kahve çarpıntı, kansızlık gibi sorunlara sebep olabilir. Hiçbir sıvı suyun yerini tutmaz. Bol bol su için" dedi.

Sıcak havanın etkisini gösterdiği Adana’da su tüketiminin azlığı birçok hastalığa neden oluyor. Acıbadem Adana Hastanesi’nde görev yapan Beslenme ve Diyet Uzmanı Pakize Gizem Akgül, İhlas Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada suyun, mesane ve kolorektal kanser gibi bazı kanser risklerini azalttığını gösteren çalışmalara dikkat çekti. Az miktarda tüketilen suyun doğurabileceği sorunları anlatan Diyetisyen Akgül, "Özellikle vücutta suyun azalmasıyla birlikte, bilinç değişikliği, halsizlik, yorgunluk, tansiyonda değişiklikler gözlemleniyor. Bunun yanı sıra çarpıntı, görme sorunları, organ ve sindirim sistemlerinde problemler yaşanabiliyor. Tabi ki bu da ciddi anlamda hayat kalitemizi ve hayati fonksiyonlarımızı etkiliyor. Kişiden kişiye su ihtiyacı oranı değişebiliyor, yaşadığımız bölgenin hava şartları, sıcaklığı, cinsiyet, boy, kilo, kronik hastalıklar, düzenli kullanılan ilaçlar, yapılan fiziksel aktiviteler veya çalışma şartları, kişinin su ihtiyacını belirleyen etkenler arasında yer alıyor" diye konuştu.

"Yaz aylarında su tüketimi artmalı"

Beslenmeyle gün içerisinde tüketilen gıdaların içerdiği sıvı oranlarının da vücudumuzun önemli oranda su ihtiyacını karşılamasında rol oynadığını söyleyen Diyetisyen Akgül, "Hava sıcaklıklarının artmasıyla birlikte yediklerimiz kadar içtiklerimizin de önemi var. Su tüketiminin özellikle yaz aylarında artırılmasını önemsiyoruz çünkü böbreklerde taş ve çok fazla toksik çıkışı da sağlanıyor, bir nevi vücudumuzu su içerek arındırıyoruz da diyebiliriz. Böbrek taşı oluşumunu önlemek vücudun toksik oluşumlardan çıkışını kolaylaştırmak için de gün içerisinde kontrollü bir su tüketimi sağlanmalı" ifadelerini kullandı.

"Metabolizmaya etkili"

Su tüketiminin önemine işaret eden Diyetisyen Akgül, "Su metabolizmanın hızını artırması ve kilo kontrolü ile ilgili süreçlerinin daha sağlıklı bir şekilde ilerlemesini sağlıyor. Bilimsel çalışmalarla da gösterildiği üzere, yemeklerden yarım saat kadar önce içilen su kalori miktarında azalmayı, sindirim sisteminin daha iyi çalışmasını ve metabolizmanın sağlıklı çalışmasında etkili oluyor" dedi.

"Su tüketimi bazı kanser risklerinin azalmasını sağlıyor"

Bu belirtiler, akciğer kanserinin habercisi olabilir Bu belirtiler, akciğer kanserinin habercisi olabilir

Suyun, mesane ve kolorektal kanser gibi ciddi hastalıkların riskinin düşürülmesinde rol oynadığını anlatan Akgül, şunları söyledi:

"Suyun mesane kanserini azalttığı sonucunun bulunduğu araştırmalar var. Sıvı alımının azalmasının idrarda kanserojen konsantrasyonun artmasına veya daha az idrara çıkma nedeniyle mesane mukozasıyla uzun süreli temas etmesine neden olabileceği düşünülüyor. Aynı zamanda idrarla atılan çeşitli içeceklerin kanserojen veya antikanserojen bileşenler de bu süreçte rol oynayabilir. Sıvı alımı yiyeceklerin bağırsaktan geçiş süresinin kısalttığı biliniyor. Bu, bağırsaktaki mukozaların kanserojenlerle temasının azaltabileceği düşünülüyor. Böylece koleraktal kanser riskinin de düşeceği öngörülüyor."

"Mental kapasiteyi de etkiliyor"

Az tüketilen suyun mental kapasiteyi de olumsuz etkilediğini kaydeden Diyetisyen Akgül, "Ne yazık toplumumuzda ben çok su içmiyorum ama çay, kahve veya meyve suyu içiyorum gibi ifadelerle karşılaşıyoruz ancak belirtmeliyim ki hiçbir sıvı suyun yerini tutamaz. Gündelik yaşamımızda çok fazla tüketilen çay ve kahvenin çarpıntı, kansızlık vb. sorunlara sebep olduğunu da görüyoruz. Mineralli sular ve sodaların içerdiği sodyumun vücutta hipertansiyon ve böbrek hastalıkları gibi sorunlar varsa hastaların tedavi süreçlerini de olumsuz etkileyebiliyor. Meyve suyu tüketen bireylerin de her ne kadar meyve suyu yüksek oranda su da içerse, içerdiği yoğun şeker sebebiyle kalori alımının artmasına, kilo kontrolünde sorunlar yaşanmasına sebep oluyor. Sıvı alımını özellikle yaz aylarında çok önemsiyoruz, su içmek için susamayı beklememeleri konusunda uyarıyor ve günde 2-3 litre civarında su tüketimini öneriyoruz" diye konuştu.

"Çayda teobromin ve teofilin var"

Öte yandan, çayın beyni uyarıcı etkileri olan dört madde içerdiği, teobromin ve teofilin olmak üzere kafeinle ilgili iki madde içerdiği ve beyin üzerinde çok ilginç etkileri olan L-theanine adlı oldukça benzersiz bir aminoasidi içerdiği öğrenildi. Ayrıca kahvenin çaydan daha güçlü bir destek ve daha fazla uyarıcı etki sağladığı, kişinin üretkenliğini etkilediği kaydedildi.

Kaynak: iha