Yozgat'ın yeni nesil haber sitesi Yozgat Medya Köşe Yazarı Akif Reçber yazısında "6284 Sayılı Kanun" diye yazdı...

Sevgili okurlar, bu haftaki köşe yazımda 6284 sayılı kanuna vurgu yapmak istiyorum.

6284 Sayılı kanun Mart 2012 yılında çıktı. Çıkartılırken de amacı kadına şiddeti önlemekti. İstanbul sözleşmesi ile hayatımıza giren bu kanun kadınlarımızı şiddetten korumadığı gibi evden uzaklaştırmalarla birlikte boşanmaların ve şiddetin arttığını göz önüne koydu. Selçukludan ve Osmanlıdan bu yana kadim bir devlet geleneği olarak kendi kanunları ve yasaları ile ayakta kalmış bir Devlet olarak batı bize İstanbul sözleşmesi adı altında kendi kanunlarını fikirlerinin yaşam tarzlarını uygulamamızı öngördüler. Bin yıla yakın kendi kanunları, yasaları, örf, adet ve ananeleri ile ayakta kalmış gittiği her yere adalet götürmüş, adaleti ile gönüllere dokunmuş Osmanlı İmparatorluğu gibi bir ecdattan sonra Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Kuruluş aşamasında ise birçok Ülkeden kanunlar alarak anayasamız oluşturulmuştur. Adaleti bizim öğrettiğimiz batıdan kanun yasa aklı almaya ihtiyacımız yoktur ve olmamalıdır. Almamızın ve ders çıkarmamızın en yakın örneği İstanbul sözleşmesidir.

İstanbul sözleşmesinin ailelerimizde bıraktığı tahribat çok ağır olmuştur. Sözleşmeden çıkıldı ama çok geç kalındı aile bütünlüğümüzü dinamitleme konusunda başarılı oldular bir de üstüne kadının beyanı esastır söylemi eklenince kapanması güç yaralar açıldı. Boşanmalar, şiddet ve ölümler her yıl artarak devam etti. Sevgili okurlar, Sizlere kadın cinayetleri ve boşanmalar konusunda TÜİK Verilerinden birkaç örnek vermek istiyorum. 2011 yılında 120 kadın öldürülürken bu oran 2019 yılında 474, 2020 yılında 300, 2021 yılında 345 olarak tespit edilmiştir. Bu verilerden de anlaşılacağı gibi İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı kadını koruma kanunu hiçbir işe yaramamış kadını yaşatmamıştır.