Yozgat'ın yeni nesil haber sitesi Yozgat Medya Köşe Yazarı Muhammed Atıl yazısında; "Hayat; İman ve Cihad'dır" diye yazdı..

HAYAT; İMAN ve CİHAD'DIR

Hz. Peygamber'e, hangi amelin daha faziletli olduğu sorulduğunda, Allah Resulü (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"İman ve Allah yolunda cihad'dır."

Dünya hayatı ilk insan ve ilk Peygamber Hz. Adem ile başladı. Bu başlangıç "HAK" ve ''BATIL'' mücadelesinin ta kendisiydi. Yeryüzünde Allah'ın halifesi olan insanın bir görevi vardı. Bu görev güzeli, iyiyi, faydalıyı ve adaleti yeryüzünde hakim kılmak, İnsanların dünya ve ahiret saadetine vesile olmak için mücadele etmekti. Yani özetle Allah'a (c.c)  İman etmek, Allah (c.c) için mücadele ve mücahede etmekti.

Cihad kelimesi Arapça bir kelime olup, “güç ve gayret sarfetmek, bir işi başarmak için elinden gelen bütün imkânları kullanmak” mânasındaki cehd kökünden türemiştir. İslâmî literatürde ise, “dinî emirleri öğrenip ona göre yaşamak ve başkalarına öğretmek, iyiliği emredip kötülükten sakındırmaya çalışmak, İslâm’ı tebliğ, nefse ve dış düşmanlara karşı mücadele vermek” demektir. 

5 Vakit namaz gibi oruç gibi her Müslüman'a Cihad'da farzdır. 
Nitekim Peygamber Efendimiz bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
"Cihad kıyamete kadar devam edecek bir farzdır" Cihâdın gayesi, yeryüzünden fitneyi kaldırmak ve hakkı yüceltmektir. İyiliği emretmek ve kötülükten nehyetmek için gayret göstermektir.

İslâm bütün dünyanın saadet ve selametini düşünür. Bütün insanlığa, kendisinin beşeri sistemlerden ve diğer dinlerden daha üstün âlemşumül bir din olduğunu göstermek ister. Bu yüce maksadı gerçekleştirmek için müslümanların bütün güçlerini seferber eder. İşte bu bitmeyen cehd ve uğraşmaya, büyük bir enerji ile çalışma işine ve meşrû bütün yollara başvurma gayretine cihad denir. Yeryüzünde zorbalar, batılın ve fitnenin devamını isteyenler, şirk ve müşrikler ile küfür sistemleri var oldukça, onların yeryüzünde yayacakları kötülüklerine karşı bir emniyet olan cihad da devam edecektir.

Şüphesiz en güç ve en büyük cihad, insanın nefsiyle ve nefsinin arzularına karşı yaptığı cihaddır. Müslüman, gerçek cihadı nefsine karşı verir. Önce kendinden başlamalıdır, kendi özünde iyiliği yaymaya ve adaleti tesis etmeye çalışmalıdır. Her Müslüman kendi nefsinde bu cihadı yaptığı zaman topyekûn bir diriliş ve uyanış başlayacaktır.

Maalesef hangi konuyu yazsak, hangi meseleyi ele alsak yazarken düşünüyor insan "biz bu konunun toplum olarak neresindeyiz?" diye. Her seferinde de üzülerek o meselede geri kalmışlığımızla, bihaber oluşumuzla, ilgisiz ve duyarsız duruşumuzla yüzleşiyorum.

Toplum da ki genel sıkıntıların temelinde de unuttuğumuz, uzak kaldığımız, terk ettiğimiz "Cihad İbadeti" yatmaktadır. Bir insan kendi nefsini ıslah eder, toplumun ıslahı için mücadele ederse ve bunu bütün müslümanlar topyekûn yaparsa o toplumda zulüm, haksızlık, zorbalık, ahlaksızlık barınamaz. Şikayet ettiğimiz her konunun temelinde ne yazık ki unuttuğumuz gayemiz,terk ettiğimiz görevlerimiz  ve yerine tercih ettiğimiz dünya menfaatleri var. 

Diğer taraftan bu meselelerin derdiyle dertlenenleri ve bu uğurda mücadele edenleri görünce ümitvar oluyorum.

Hayat; İman ve Cihad'dır. Bunu kendine ilke edinmiş ve bu uğurda mücadele eden mücahitler vardır. Fakat yukarıda da belirttiğimiz üzere bu bir grup Müslüman'a değil her Müslüman'a farzdır. Her Müslüman önce kendi özünde nefsiyle dışarıda da batıl ve batıla hizmet eden herşey ile mücadele etmek zorundadır, mecburiyetindedir. 

Necmettin Erbakan Hocamızın bizlere hatırlattığı ve öğrettiği "Cihad" ibadetinin kıymetini yaşadığımız çağda daha iyi anlıyoruz.  "Namaz dinin direği cihad ise zirvesidir. Biz siyaset değil cihad yapıyoruz." diyerek ömrünün sonuna kadar bu ilke üzerine bir hayat sürdü ve Rabbine yürüdü. 

Şimdi bize düşen görev, bunları yeniden hatırlamak ve birbirimize hatırlatmaktır. 

Unuttuklarımızı ve kaybettiklerimizi doğru yerde aramaktır.

Unutmayalım ki, "Hayat; İman ve Cihad'dır"