Yozgat'ın yeni nesil haber sitesi Yozgat Medya Köşe Yazarı Doğan Tufan yazısında; "Yunanistan Türk kimliğimizi inkar etmeye devam ediyor" diye yazdı..

“Yunanistan Türk kimliğimizi inkar etmeye devam ediyor."

ABTTF Başkanı: “Batı Trakya’da da sadece Yunanların ya da Yunan Müslümanlarının yaşadığını iddia eden ülkemiz, yüzyıllardır o topraklarda yaşayan Batı Trakya Türk toplumunun varlığını ve Türk kimliğimizi inkar ediyor, bizleri Yunan Müslümanları olarak tanımlıyor.”

 Ülkemiz Yunanistan’ın ünlü yazar ve gazetecilerinden Georgios Papahristos, alert televizyonunda katıldığı bir programda Ege Denizi ile ilgili süregiden tartışmalar hakkında açıklamalarda bulundu.

Ege’nin bir Yunan gölü olmadığını, hakkaniyet ilkesi gereği Ege Denizi’nin batısının Yunanistan’a, doğusunun ise Türkiye’ye ait olduğunu ve Türkiye'nin 500 km’lik kıyılarının aynı denizle yıkandığına belirten Papahristos, “Ege’nin bize ait olduğuna inandığımız sürece iyi komşuluk ilişkilerimiz olamaz” dedi.

Papahristos, Bulamaç (Farmakonisi) adasının Türkiye’ye olan yakınlığını örnek göstererek, Yunanistan’ın Ege Denizi’nde karasularını 12 mile çıkartma iddialarının absürt bir hayal olduğunu not etti ve Yunanistan’ın komşularının da hakkı olduğunu ve bunu artık kabul etmeleri gerektiğini söyledi.

Konuyla ilgili olarak Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu Başkanı Halit Habip Oğlu (ABTTF), “Yazar ve gazeteci Georgios Papahristos’un ülkemizin bilindik geleneksel tezlerini eleştiren ve farklı bir bakış açışı sunan açıklamaları son derece dikkate değer. Olaylara ve sorunlara her zaman tek yanlı ve taraflı bakan ülkemiz, Batı Trakya’da da aynı yaklaşımı sürdürüyor. Batı Trakya’da da sadece Yunanların ya da Yunan Müslümanlarının yaşadığını iddia eden ülkemiz, yüzyıllardır o topraklarda yaşayan Batı Trakya Türk toplumunun varlığını ve Türk kimliğimizi inkar ediyor, bizleri Yunan Müslümanları olarak tanımlıyor. Papahristos’un da vurguladığı gibi ülkemiz artık gerçekleri çarpıtan ve sadece kendisinin ikna olduğu bakış açışını ve uzlaşmaz tavrını ivedilikle terk etmelidir. Böylelikle hem ülkemiz ve anavatanımız arasında gerçeklere dayalı yapıcı bir diyaloğun yolu açılmış olacak hem de ülkemizin benimseyeceği bu yapıcı yaklaşımın toplumumuzun sorularının çözümüne olumlu yansımaları olacaktır.” dedi.