Hamdi Temel | Bursa Gemlik'te pankartlı söyleyişi Hamdi Temel | Bursa Gemlik'te pankartlı söyleyişi

Yıl 1985 Türkiye gazetesinde muhabirlik yapıyordum. Tercüman gazetesinde  muhabirlik yapan arkadaşım Aydemir Uğurlu beyin teşviki ile Tercüman gazetesine muhabir olarak göreve başladım. Gazetenin başında Tahir Hacıkadiroğlu vardı. Almanya’da Hürriyet gazetesinden sonra en çok okunan gazeteydi. Tahir beyde muhabirlikden idareciliği geçmiş ama muhabirleri fazla önemsemiyordu.  Sayfa sayfa kendi röportajlarını yayınlanıyordu. Muhabir aslında gazetelerin gözü, kulağı gibiydi. Okuyucuyla iç içe iletişimde, vatandaşların duygu ve düşüncelerini dinler not alır, gazetesine haber yaparak ulaştırmanın heyacanını yaşıyanıydı. Toplumun gözü, kulağı sesi oluyordu. Bizde öyleydik. Sıtkı Uluç beyde Brüksel de Tecüman gazetesinin temsilcisi olarak görev yapıyordu. Bir sabah gazetenin başına Sıtkı beyin geldiği haberini öğrendik. Tahir bey ayrılmış Sıtkı Uluç göreve başlamıştı.  Bende Sıtkı beyin haberlerini röportajlarını severek okuyan biri olarak kendisine karşı bir sempatim vardı. Yakından tanımak için Frankfurt Neu İsenburg’da bulunan bürosuna öğretmen arkadaşım Nail Kartal beyle birlikte daha yakından tanımak ve görevinde hayırlı ve başarılı olması ve tanımak, tanışmak için geldim. İçeri girdiğimizde sanki Sıtkı bey bizi bekliyormuş gibi karşıladı,kucakladı. Kendisi çıvan gibi  uzunboylu yiğit bir Türk gazetecisiydi.

Sıtkı Uluç

MUHABİRLİKTEN İDARECİLİĞE

Sıtkı bey bize kendini anlatırken, muhabirliği anlattı. Muhabirsiz gazetenin olmayacağını, muhabirin emeğinin hakkının verilmesi gerektiğini vurguladı.  Bana bakarak, “ben bu gazetede bulunduğum müdettce muhabirlerimin emeği verilecek, verilmediği müddetçe ben bu görevde bulunmam” dedi. Dediği gibi de oldu. Haberlerimiz gazetede bir ayda ne kadar resimli, resimsiz, hatta rengli, manşetten yayınlanışı değerlendirilerek bizlere ödemeler yapılmaya başladı.  Adreslerimize siyah beyaz ve rengli 36 lık filimler gönderilmeye başladı.

Gazetenin müdürü Sıtkı Uluç ekibiyle birlikde haberlerimiz gazeteye geldikçe bizi arıyor tebrik ediyordu. Bu teprikleri biz muhabirleri daha çok çalışmaya teşvik ediyor bizi motive ediyordu. Ben şahsen çok memnun oluyor muhabirliği daha çok seviyordum. İnanın rüyalarıma giriyor, Hürriyet gazetesinin muhabiriyle yarış ediyordum. Bir toplantının haberini Hürriyet gazetesinden önce yayınlanması için 250 km uzaklıkta bulunan Tercüman gazeteme arabamla haber ve resimlerimi getirdiğim oluyordu. Sevdiğim işi yaptığım için hiçde yorulmuyordum. Aldığımız övgüler teşekkürler bizi daha çok bağlıyordu gazete Tercümana. Stuttgart’ta Tercüman muhabirleri  Stuttgart şehrimizden Aydemir uğurlu Aalen’den Ali Civelek, Friedrichshafen Yusuf Benli, Göppingen’den Doğan Tufan olarak  bir araya geliyor ekip olarak çalışıyorduk.

ŞOK HABER

Sıtkı Uluç beyin gazeteden ayrıldığı haberi bizi şok etmiş üzmüştü. Sıtkı beyi aradım. Çok dobra biriydi, “ben bu göreve gelirken ekibimin hakları verilmese çalışmam demiştim. Bazı haklar istedim verilmedi, emeği verilmeyen yenen yerde ben duramam, beni bağışlayın. Gazeteye sahip çıkın”dedi.
Daha sonra Anadolu ajansımızın Frankfurt bürosunda göreve başladı. Bende kendisine haber gönderiyordum. Daha sonra Brüksel’den kitaplarını gönderdi, telefonla irtibatımız hep devam etti. Tercüman gazetesine sahip çıkamadık, muhabirlik gazetecilik bizim içimize işlemiş, Tercüman muhabirleri bir Tercüman gibi gazete yayınlamaya başladılar.  Başarılı olanları kutluyorum.
Her canlı gibi kendiside bu dünyaya veda etti. Sıtkı ağabey bizi çok üzdün. Rabbim sana rahmetiyle muamele eylesin. Mekanın cennet makamın ali olsun.

Editör: Yozgat Medya