Yozgat'ın yeni nesil haber sitesi Yozgat Medya Köşe Yazarı Muhammed Atıl yazısında; "Hepimiz Kiracıyız" diye yazdı..

HEPİMİZ KİRACIYIZ

Hepimizin malûmu olduğu üzere ekonomik olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Artan fiyatlar insanların geçimlerini hayli zorlaştırıyor. Yüksek kiralar, artan fatura bedelleri, gıda fiyatlarının yükselmesi alt gelir gurubunu epeyce yıpratmış görünüyor. 

Hükümette kendince bazı tedbirler alıp, çeşitli kurallar koyuyor. Bunlardan biride kira artışlarına sınır getirilmesi. Ancak getirilen sınır çözüm olmamış olacak ki ülke genelinde artan  "ev sahibi-kiracı krizi" baş gösterdi. Hükümetin belirlediği zam oranına riayet etmeyen ev sahipleri ile devletin oranlarını baz alan kiracılar anlaşmazlığa düşüp soluğu mahkemede alıyor. Süreç yargıya intikal ediyor ve yıllar sürecek dava dosyalarının sayısı giderek artıyor. Bu kriz öyle bir  durumda ki Hükümet bunada bir çözüm arayışı içine girdi. Artık kiracı veya kiralayan, kira bedeli veya tahliye ile ilgili dava açmadan önce arabulucuya başvurmak zorunda olacak. 

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen Kabine Toplantısı'nın ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.1 Temmuz 2024 tarihine kadar yıllık kira artışı yüzde 25'i geçmeyecek.
İş hukukundan doğan davalar, ticari davalar ve tüketici davalarının yanı sıra kira davalarının da zorunlu arabuluculuk kapsamında yer alacak.

Bütün bunlar çözüm olur mu bilinmez ama ortada bir sorun olduğu gerçek. Ben ise olayın siyasi ve hukuki yanını bir tarafa bırakıp başka bir yöne dikkatinizi çekmek istedim.

İnancımızın getirmiş olduğu emir, yasak ve tavsiyeler bizim toplumsal hukukumuzun yegane çözümüdür. Öncelikle bu dünyada hepimizin "KİRACI" olduğunu unutmamamız gerekir. Dünya malı, bize hem bir nimet hemde bir külfettir. Allah'ın bize bahşettiği mallar imtihan vesilesidir. Aynı şekilde yokluk ve sıkıntılarda diğer bir imtihan çeşididir. Yani kimimiz varlıkla imtihan olurken kimimiz yoklukla imtihan halindeyiz. 

Varlık imtihanı mı daha çetindir, yoksa yokluk imtihanı mı? Verilen her nimetin bir hesabı olduğu gerçeği üzerinden düşünecek olursak varlık imtihanı daha ağır olsa gerek. 

Ahir zamandayız, imtihanların en şiddetli olduğu bir çağdayız. Peygamber Efendimiz (S.a.v) buyurmuştur ki:
“Şüphesiz her ümmetin bir fitnesi vardır. Ümmetimin fitnesi (imtihan vesilesi) de maldır.” 

Allah mülkü dilediğine verendir. Verilen bu mülkü hakkıyla tasarruf etmek mülkün emanetçisi konumunda bulunan her Müslümanın üzerine bir vecibedir.
Daha bir kaç ay önce yaşanan "Asrın Felaketi" olarak adlandırılan Kahramanmaraş Depreminde gördük ki mülkün yegane sahibi Allah'tır (c.c). Ev sahibi ile kiracının aynı çadırı paylaşmak zorunda kaldığı bir imtihandan hepimizin çıkarması gereken dersler vardır.

Unutmayalım ki hepimiz emanetçiyiz, HEPİMİZ KİRACIYIZ.

Aşık Yunus'un dediği gibi:

''Mal sahibi mülk sahibi,
hani bunun ilk sahibi?
Mal da yalan, mülk de yalan,
var biraz da sen oyalan."

Gününüz, geceniz hayr olsun...