Yozgat'ın yeni nesil haber sitesi Yozgat Medya Köşe Yazarı Mihriban Çetinel yazısında; "Hasbihal" diye yazdı...
Ben Mihriban Çetinel,
Tüm hemşehrilerime ithafen,
Yozgat medya gurubundaki ilk yazımın ismini “Hasbihal” koydum çünkü önce tanış olmak gerek.
Önce ülkeme sonra ise memleketime hizmet etmeye,anlatmaya,yazmaya gönüllü vatansever bir kardeşinizim.
1984 yılında, Sorgun Ahmetfakılı kasabasında bir ailenin tek kız çocuğu olarak geldim dünyaya. Doğdum ve başladı insanlık adına vereceğimiz uzun sürecek hayat mücadelemiz. Ülkemizi tanımak memleketimizi tanımak şöyle dursun o dönemlerde eğitim görmek bile bir zulümdü bizim için. İlk öğretimi Ahmetfakılı İlköğretim Okulu’nda, ortaöğretimimi Sorgun Mehmet Akif Ortaokulu’nda lise ve üniversite eğitimimi de İstanbul’da tamamladım.Okulun önüne kadar başörtüyle gelir, sınıfa girerken başörtümü çıkarırdım.O günleri unutmadım, unutturmayacağım da.İlerleyen günlerde apaçık yazacağımdan da kimsenin şüphesi olmasın!
Memleketimize yıllarca vurulan prangalarıd a gördük, İmam Hatip’lere vurulan kilitleri de yaşadık. En duygusalı ise tabi ki çocukluk dönemlerimiz oldu. Okumayı sevdirmek bir öğretmenin düsturu olmalı değil mi? Ama hayır! Küçük yaşlarda “korku” ile tanıştık, tanıştırıldık. Okumayı sevmediğimiz gibi Yozgat’ı da sevmedik yozlaştırıldık!
Belki bugünün mühendisleri,avukatları siyasetçileri, doktorları olacakken sindirilmiş ve bastırılmış okuma aşkını içine gömerek,kendini olmadığı bir mesleğe hapsedenlerle dolu bu “ Memleket”!
Çünkü sevgimizin önüne “ Yasak” koydular! Ülkemizin üstüne çöken zihniyet, dün neyse bugün de O’ve aramızda.
Sadece eğitimden değil, benliğimizden ve memleketimizden de kaçmıştık.Binbir umut, arzu ve hayallerle göç ettiğimiz büyük şehirlerde ne kadar tutunabildik mesela? Ya da gerçekten tutunduk mu?
1991-1992 yıllarında ailemle birlikte İstanbul’a göç ettik.Herkes gibi biz de tutunmaya çalıştık,4 kardeşin çalışarak aldığı bir buzdolabı, koltuk, televizyon bizi hayata bağlamıştı adeta.İş hayatıyla küçük yaşlarda tanışmıştım, nüfus çoğunluğu, sosyal hakların yetersizliği, hastane koridorlarındaki sefaletler... İstanbul’da yaşamanın güzelliği sadece hayaldi.Tekdüze bir hayat... “Para kazanmak” uğruna köleleşmekti yaşamak sadece.
“Şehir insanı, insan şehri inşa eder”
Biz de artık inşa ve ihya olmuştuk.Yıllar geçtikçe değişen bir anlayışla kapalı olan gözlerimiz açıldı artık gerçek Türkiye’yi görüyorduk.Prangalardan kurtulmuş,kaybettiği kimliği bulmuş, öz güvenimizi yeniden kazanmıştık!
Şimdi umutla, inançla, daha korkusuz, daha dik, daha gururla yürüyoruz yolumuzda.
Okuyun,kendinize güvenin! Ülkenizi ve memleketinizi sevin! Gerçekleri göz ardı etmeyin!Haklarınızı savunmaktan, eleştirmekten korkmayın!
Eleştiri geliştirir, eğitir, büyütür.🪶
Başka bir yazımda buluşmak dileğiyle.
Vesselam…
Mihriban Çetinel
Gazeteci, Eğitmen, Yazar